Pratikle

Bunları Biliyormuyuz?	Kennen Sie Diese Begriffe ?	Do We Know These?
Abdest Dirsekler ile beraber ellerin, yüzün, topuklarıyla beraber ayakların temiz su ile yıkanması ve başın meshedilmesidir.	Abdest Reinigung: Bis zu den Ellenbogen die Hände, das Gesicht und mit den Fersen die Füße waschen und einen Teil vom Kopf mit den Händen reiben.	Abdast Ablution: It is washing the arms up to the elbows, and the face and the feet up to the ankles with the clean water, and wiping the top of the head with wet hand.
Adak Kişinin dinen yükümlü olmadığı halde, farz veya vacip türünden bir ibadet yapacağına dair Allah’a söz vermesidir.	Adak Gelübde: Obwohl eine Person in religiöser Hinsicht nicht verpflichtet ist, an Allah für eine Tat (das Wort) eine Versprechung zu machen.	Adaq Vow: It is a person’s pledge to Allah to fulfil a worship of fard or wajib-kind while he is not religiously liable for it.
Ahiret Kıyametin kopmasından sonra başlayan ve sonsuza kadar devam edecek olan cennet ve cehennem hayatıdır.	Ahiret Jenseits:Es ist das Leben, dass nach der Auferstehung beginnt und dauert bis in alle Ewigkeit in der Hölle oder im Paradies.	Akhira Hereafter: It is the life of the Paradise and the Hell which starts after the end of this world and lasts forever.
Ahkam Kur’an ve Sünnetin içerdiği dinî hükümlerdir.	Ahkam Bestimmungen: Diese sind religiöse Bestimmungen im Koran und Sunna (Sunna= Tun, Sprechen des Propheten Mohammed mit Vorbildcharakter).	Ahkâm Decree:They are the decrees which the Qur’an and the the Sunna contain.
Ahlâk Bir kişinin iyi veya kötü olarak nitelenmesine sebep olan manevî değerleri, huyları ve bunların tesiri ile ortaya koyduğu davranışların bütünüdür.	Ahlak Moral:Es sind immaterielle Werte, Handlungseinheiten und Gewohnheiten, nach deren Taten und Handlungen man eine Person als gut oder schlecht bezeichnet.	Akhlâq Morality: They are the moral values, and temper of a person and the set of his behaviours which he demonstrates by their effects which he is attributed by them as bad or good.
Allah’ın Rızası Yapılan herhangi bir işten Allah’ın hoşnut olmasıdır.	Allah's Wohlgefallen Die Taten, die Allah gefallen, mit denen Allah zufrieden ist.	God’s Consent Any performed deed which pleases God.
Arafat Hacı adaylarının “vakfe” yapmak üzere arefe günü toplandıkları, Mekke’nin güneydoğusunda bulunan bir bölgedir.	Arafat Es ist ein Gebetsort, südöstlich von Mekka, wo die Pilgeranwärter am Vortag des Opferfestes sich versammeln um dort „die heilige Haltung“ (Vakfe) zu verwirklichen.	Arafat It is a region where the candidate pilgrims stay during the Eve of Eid al-Adhâ. It is to the south-east of Makka city.
Arş Mecazî anlamda, ilahî hükümranlık tahtı demektir.	Arş Himmel: Damit meint man im übertragenen Sinne den heiligen Thron Allahs.	Arsh It metaphorically means the Divine-Rule Throne.
Ashâb Hz.Peygamber’i gören ve onunla sohbet eden müslümanlardır.	Ashab Gefährte:Es sind die Moslems, die den Propheten gesehen und mit ihm gesprochen haben (Gefährte Mohammeds.)	Ashâb They are the Muslims who saw the Prophet and had conversation with him.
Aşere-i Mübeşşere Dünyada iken Hz.Peygamber tarafından Cennetle müjdelenen on kişiye Aşere-i Mübeşşere denir. Bunlar: Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talhâ, Zübeyr, Avf oğlu Abdurrahman, Sa’d, Zeyd oğlu Saîd, Ebû Ubeyde (r.a.) hazretleridir.	Aschere-i Mübbeschschere Als Aschere-i Mübeschschere bezeichnet man, die zehn Personen, die zu Lebzeiten des Propheten Mohammed mit dem Paradies belohnt wurden und wussten, dass sie nach dem Tot ins Paradies gelangen werden. Diese sind Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha, Zübeyr, Abdurrahman der Sohn von Avf, Sa’d, Said der Sohn von Zeyd und Ebu Ubeyde (Allahs Wohlgefallen sei über sie)	Ashara-i Mubashshara They are whom the Prophet promised the Paradise while they were alive. They are: Abû Bakr, ‘Omar, Othmân, ‘Alî, Talhâ, Zubair, ‘Avf b. Abdurrahmân, Sa’d, Zaid b. Sa’îd, Abû Ubaida.
Aşûre Nedir? Kameri takvimin birinci ayı olan Muharremin onuncu gününe verilen isimdir.	Aschure Es ist der zehnte Tag im ersten Monat Mucharrem nach dem Mondjahr.	Ashûrâ It is the name of the tenth day of the first Month of the Lunar Calendar.
Ayet Nedir? Kur’an-ı Kerim’de durak işaretleri arasındaki cümle ya da ifadelerdir.	Ayet Vers:Diese sind die Koranverse.	Ayat They are the sentences and verses of the Qur’an.
Berat Borçtan, suç ve cezadan kurtulmaktır. Günahlardan kurtulmaya vesile olan Şaban ayının onbeşinci gecesine de Berat gecesi denir.	Berat Befreiung: Es ist die Befreiung von Schulden und Strafen. Die fünfzehnte Nacht des achten Monats (Schaban) im Mondjahr ist eine Gelegenheit zur Erlösung von Sünden und man nennt sie Befreiungsnacht.	Barât Acquittance: It is the acquittal from a debt, a crime and a punishment. It is also the name of the fifteenth night of the Month of Sha’ban which is a means for acquitting from the sins.
Berzâh Ölümle kıyamet arasındaki zaman dilimidir.	Bersah Ort des Wartens: Ort und Zeit zwischen Tod und Auferstehung.	Berzah Barzakh:It is the nick of the time between the death and the Last Day.
Beytullah Müslümanların namaz kılarken yöneldikleri Kâbe’nin diğer adıdır.	Beytullah Es ist eine andere Benennung für die Ka’ba, nach der sich die Moslems, bei den rituellen Gebeten richten.	Baitullâh House of Allah: It is another name of the Ka’ba where Muslims direct during the performance of the prayers.
Bid’at Dinin aslından olmadığı halde dindenmiş gibi algılanan şeylerdir.	Bid’at Obwohl etwas nicht zur religiösen Wirklichkeit gehört, wird es als religiös genannt. (Unerlaubte Neuerungen.)	Bid’a Innovation: They are the things which are not from the basics of the religion but are perceived as if they are from the religion.
Câiz Yapılması dinen yasak olmayan şeydir.		Jaiz Permissible:They are the things which their performance is not prohibited by the religion.
Cami ve Mescid Müslümanların toplu halde veya tek başına namaz kılıp, ibadet ettikleri umuma açık mübarek mekanlardır.	Moschee und Mesdschid Es sind heilige Bauten, wo die Moslems zusammen oder einzeln die täglichen Gebete durchführen oder die Andacht verrichten.	Jâmi and Masjid Mosque and Chapel:They are the holy places open to the public where Muslims worship either in congregation or individually.
Cehennem Cehennem; kafirlerin sürekli olarak kalacakları azap yeridir.	Hölle Es ist ein Qual- und Strafeplatz für die Ungläubigen.	Jahannam It is the chastisement place where unbelievers will reside for ever.
Cennet Allah’ın emirlerine uyup yasaklarından sakınanların konulacağı ebedi mükafat yeridir.	Paradies Es ist ein Ort der Belohnung für die, welche die Befehle Allahs befolgt und sich von den Verboten Allahs ferngehalten haben.	Jannat It is the ever lasting reward place where those who obey Allah’s commands and eschew His prohibitions are put.
Din Hür iradeleriyle inanan akıl sahibi insanları, en iyiye, en doğruya, en güzele ve ebedî mutluluğa ulaştıran ilahî kanunlar bütünüdür......	Din Religion: Es sind göttliche Beschlüsse, welche die Verstand habenden, die mit freiem Willen glaubenden Menschen zum besten, zum richtigsten, zum schönsten und zum ewigen Glück führen.	Dîn Religion: It is the set of laws which guides the sane people who believe with their free will to the most right, the most beautiful, and everlasting happiness.
Duâ Nedir? Kulun istek ve arzularını uygun bir üslupla Allah’a arzetmesidir.	Du’a Bittgebet: Es ist Leitung der Wünsche der Gläubigen in angebrachter Sprache an Allah.	Du'â Supplication: It is the presentation of the servant his desires and demands to God in an appropriate way.
Dört Büyük Melek Cebrail: Allah'tan vahiy getiren melektir. Mikail: Evrendeki tabiat olayları, ve canlıların rızıkları ile görevli melektir. İsrafil: Kıyametin kopması ve insanların kabirlerinden kalkması için "Suré'a üflemekle görevli melektir. Azrail: Canlıların ruhlarını almakla görevli melektir.	Kennen Sie die vier Erzengel? Erzengel Gabriel: Der Engel, der die Offenbarungen von Allah an die Propheten überträgt. Erzengel Michael: Der Engel, der mit Naturereignissen in der Welt und der Erhalt von Lebewesen beauftragt ist. Erzengel Israfil ist der Engel, der am jüngsten Tag an die Trompete (Sur) blasen wird. Erzengel Azrail (Todesengel) ist der Engel, der die Seelen der Verschiedenen Lebewesen in Empfang nimmt.	Four Archangels Jabrâîl (Gabriel): The angel who brings the revelation from God. Mikâîl (Michael): The angel who is employed for natural events in the universe and for the provision of the animals. Isrâfîl (Seraph): The angel who is employed for blowing the Horn (Sûr) in order to demolish the Universe and to resurrect the human being. Azrâîl (Azrael): The angel who is employed to take the souls of the animal.
Dört Büyük Kitab Tevrât, Zebûr, İncil ve Kur’an’dır.	Die vier großen heiligen Bücher Die vier großen heiligen Bücher sind: Thora (altes Testament), Psalmen, Bibel (neues Testament) und der Koran.	Four Great Books The four great books are: The Torah, The Zabûr {Psalms}, The Bible, The Qur’an
Ebedî ve Ezelî Ebedî, sonu olmayan; ezelî ise başlangıcı olmayandır.	Ebedi und Ezeli Ebedi bedeutet ohne Ende und Ezeli bedeutet ohne Anfang.	Azâlî and Abadî mean Azâlî: Who has no beginning. Abadî: Who has no end
Ecel Allah’ın takdir ettiği ömrün sona erdiği andır.	Edschel Todesstunde: Von der Vorsehung Allahs bestimmte Todesstunde.	Ajal mean It is the time when the lifespan which God has prescribed ends.
Ecir Yapılan güzel ameller karşılığında Allah’ın kullarına verdiği mânevî mükafattır.	Edschir Lohn: Es ist die Belohnung Allahs für die guten Taten der Gläubigen.	Ajr It is a spiritual reward of God gives to His servants in return for fulfilled good deeds
Esmâ-i Hüsnâ Yüce Allah’ın en güzel isimleri anlamına gelir.	Esma-i Hüsna Das bedeutet die schönsten Namen Allahs.	Asmâ’-i Husnâ It means the most beautiful names of God.
Ezan Namaz vakitlerinin girdiğini bildirmek üzere müezzin tarafından okunan ve özel sözlerden oluşan dini bir davettir.	Esan Gebetsruf: Es ist eine religiöse Einladung mit schönen Worten und der Ruf von Müezin, zur Bekanntmachung, dass die Zeit, des täglichen Gebets gekommen ist.	Azân Call: It is a religious invitation recited by the caller (muazzin) and composed of special words in order to inform the beginning of the prayer times.
Farz Dinen yapılması kesin olarak istenen şeydir	Fars Pflicht:Es sind die Sachen, die aus religiöser Sicht unbedingt gemacht werden müssen.	Fard Obligatory: It is the thing which is requested to be performed in certainty by the religion.
Fasık Allah’ın emir ve yasaklarına riayet etmeyen kimse.	Fazık Ständig in Sünde: Es ist eine Person, der ständig in Sünde ist, so dass er die religiösen Vorschriften nicht beachtet.	Fâsıq Impious: It is the name of a person who is heedless to God’s Commands and prohibitions.
Fıkıh Kişinin amel yönünden faydasına ve zararına olan şeyleri bilmesidir.	Fıkıh Rechtswissenschaft: Das Wissen des Menschen, welche Taten für ihn Vorteile oder Nachteile haben.	Fıqh Jurisprudence: It is a person’s knowledge of what deeds are for his benefit and what are for his harm
Fidye Meşru mazeretler sebebiyle bazı ibadetlerin yapılamaması veya ibadet sırasında eksikliklerin oluşması sebebiyle yerine getirilmesi gereken dinî yükümlülük.	Fidye Lösegeld: Wenn einige Gebete mit einer gültigen Entschuldigung nicht durchgeführt werden können und bei den Gebeten, wenn einige fehlende Taten nachgeholt werden, muss man dann den Armen Almosen geben, das wird als Fidya genannt.	Fidya Ransom: It is a religious responsibility to be performed for being some worships are unfulfilled due to an acceptable excuse or some defects occurred during the worships.
Fitne İyi veya kötü şeylerle deneme, manevî çöküntü, sosyal kargaşa ve kaos demektir.	Fitne Zwietracht:Proben auf Gutes und Böses, seelische Unruhe, sozialer Unfriede und Chaos zu stiften.	Fitna It means a test with the good or bad things, moral collapse, social upheaval and chaos.
Fitre Ramazan Bayramına kavuşan ve dinen zengin sayılan Müslümanların, kendileri ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler için fakirlere vermeleri gereken belli miktarda mal ya da paradır.	Fitre Armenabgabe:Es ist ein Almosen in Form von Geld oder Gut, das nach religiösen Maßstäben als reich geltende und dem Fastensfest (Ramazan) erreichende Muslimen für sich selbst und die Personen, für die sie verantwortlich sind, geben sollen.	Fıtra It is a certain amount of cash or property to be paid to the poor for himself and for his dependants by the person who is religiously accountable as rich and reached to the ‘Eîd of Fast.
Gusül Ağızı, burnun içini ve bütün bedeni yıkamaktır.	Güsul Ganzwaschung: Es ist die Waschung des Mundes, des innere der Nase und des ganzen Körpers.	Gusl Total Ablution:It is washing the mouth, inner parts of the nose and all the body.
Günah Allah’ın emir ve yasaklarına aykırı olan amel, söz ve davranışlardır.	Sünde Es sind Taten, Wörter und Handlungen gegen die Gebote und Verbote Allahs.	Gunâh It means the deeds, the words and behaviours contrary to God’s commands and prohibitions.
Hadis Hz.Peygamberin sözleri veya O’nun fiil ve onaylarının sözle ifadesine denir.	Hadith Diese sind Berichte über Aussprüche oder Taten und Billigung des Propheten Mohammed (F.s.m.i)	Hadîth They are the verbal expression of the utterances or the actions and approvals of the Prophet Muhammad.
Haram Dinen yapılması kesin olarak yasaklanan şeydir.	Haram Verbot: Durch religiöse Vorschriften endgültig verbotene Sachen.	Harâm Prohibited: They are the things which their performance are prohibited with certainty by the religion.
Hatim Kur’an-ı Kerim’in baştan sona kadar orijinalinden okunup bitirilmesidir.	Hatim Es ist die Lesung des arabischen Korans von Anfang bis zum Ende.	Khatm It is the recitation of whole Qur’an from the beginning to the end from Its original version.
Hayır Hayır, Yüce Allah’ın rızasını kazanmaya vesile olan güzel amellerdir.	Hayır Wohltat: Wohltaten sind die Taten, die durchgeführt werden, um die Einwilligungen des erhabenen Allah zu gewinnen.	Khair They are the good actions which are the means for attain the Consent of God Almighty.
Helal Yapılıp yapılmaması konusunda dinî bir hüküm bulunmayan şeylerdir.	Helal Legitim:Es sind die Sachen, für die in religiöser Hinsicht keine Vorschriften geben ob sie durchgeführt werden dürfen oder nicht.	Halâl Lawful: They are the things which there is no religious decree for they are to be done or not.
Haşr Bütün canlıların yeniden diriltilerek mahşerde, hesap vermek üzere toplanmasıdır.	Haschr Versammlung: Es ist die Versammlung aller Lebewesen, die nach dem Tod auferstehen und über ihre Taten Rechenschaft abgeben.	Hashr Convention: It is the assembly of all animals in order to be judged in the Mahshar by being resurrected again
Hicret Hz. Muhammed’in Miladî 622 yılında Mekke’den Medine’ye göç etmesi olayıdır.	Hidschra Wanderung:Auswanderung der Hoheiten Mohammed von Mekka nach Medina im Jahre 622 n.Chr.	Hijra Emigration: It is the event of the emigration of Prophet Muhammad from Makka to Madîna in the year 622 of the Christian Calendar.
Hilye-i Şerif Peygamber Efendimizin dış görünüşünü ve vasıflarını anlatan eserlere verilen addır. “Hilye-i Saâdet” de denir.	Hilye-i Sherif So nennt man die Bücher, die das Aussehen und die Eigenschaften unseres Propheten beschreiben. Man nennt dies auch “Hilye-i Saadet”.	Hilia-i Sharîf It is the name of the literature describes the appearance and attributions of the Prophet Muhammad. Another name of it is Hilia-i Sa’âdat.
Hurâfe Akla ve ilme aykırı olan ve hiçbir temeli bulunmayan batıl inançlar ve uygulamalardır .	Hurafe Es sind Aberglauben und Taten, die gegen den menschlichen Verstand und menschliches Wissen sind.	Khurâfa They are the null practices and the beliefs which are contrary to the ration and science and have no any base.
Hutbe Cuma ve Bayram günlerinde camilere gelen müminleri, dinî konularda aydınlatmak üzere hatibin yaptığı konuşmadır.	Hutbe Es sind Kanzelbriefe, die an Freitagen und Festtagen zur Aufklärung der Moslems gehalten wird, die an den Tagen in die Moschee kommen.	Khutba It is the sermon delivered by the preacher in order to enlighten about the religious matters the believers who congregate in the mosques for the prayers of ‘Eids and Fridays.
İbadet Allah’a gönülden, isteyerek yönelmek ve karşılığında sevap vadedilen dinî görevleri ve amelleri Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla yerine getirmektir.	Ibadet Gottesdienst: Allah mit dem Herzen und Wunsch nahe kommen, fromme Taten verrichten und anbeten in deren Gegenwert Allahs Wohlgefallen versprochen wurde.	Ibâdat It is turning to God as wholeheartedly and willingly, and performing the religious duties and the deeds which in return merit is promised, with the purpose of attaining Allah’s consent.
İcmâ Hz.Peygamber’in vefatından sonra, herhangi bir asırda, bütün İslam müçtehitlerinin, dînî bir konuda ortak hüküm vermeleridir.	Idschma Concensus:Nach dem Tot der Hoheiten Mohammed in irgendeinem Jahrhundert von alle islamischen Gelehrten vertretene Übereinstimmung zu einem Thema.	Ijmâ Consensus: It is a consensus of decree of all Islamic independent-legists (Mujtahid) on a religious matter in any century after the Prophet’s death.
İçtihat Müçtehidin herhangi bir dînî mesele hakkında bir hükme ulaşabilmek için belli tekniklere başvurarak bütün gücünü harcaması demektir.	Idsctihat Persönliche Meinung:Um über irgendein religiöses Thema einen Beschluss zu erlangen, versuchen die hoch Gelehrten durch Gebrauch verschiedener Techniken sich über ein Thema Klarheit zu verschaffen.	Ijtihâd Independent Judgement: It is spending all the power by an independent jurist by employing special techniques in order to reach a decree in any religious matter.
İftar Oruç açmaktır.	İftar Abendessen im Ramadan: Beendigung der täglichen Fastenzeit.	Iftâr It is the breaking the Fast.
İhram Hac veya umreye niyet eden bir kimsenin, diğer zamanlarda mübah olan bazı davranışları belirli bir süre boyunca kendisine yasaklamasıdır. Bu amaçla giyilen şeye de aynı ad verilir.	Ihram Eine Person, die Hadsch und Umre beabsichtigt, macht für die Dauer dieser Zeit keine Dinge, die für diese Zeit verboten sind und man nennt die Bekleidung, die man dann trägt, genauso.	Ihrâm It is the prohibition of a person to himself who made an intention for the Hajj and ‘Umra some behaviours which are lawful in other times. It is also the name of the gown worn for this purpose.
İhsan İnsanlara iyilik etmek, yararlı ameller işlemek ve “Allah’ı görüyormuş gibi, O’na ibadet etmek” demektir	Ihsan Den Menschen Wohltat erweisen und gute Taten machen und “Allah so Anbeten als würde man Ihn” sehen.	Ihsân It means to do good to the people and useful deeds and to worship God as if seeing Him.
İlahi Kudret Yüce Allah’ın gücü ve kuvvetidir.		Qudrat Ilhâî It is the power and might of God Almighty.
İlâhî Tasavvuf Edebiyatında Allah ve Peygamber sevgisini dile getiren şiir türünden dizelerdir.	Ilahi Gebetshymne: Im Sufismus ist dies eine Art von Gedichten, die Allah- und Prophetenliebe beschreiben.	Ilâhî It is the hymns in the literary of Tasawwuf which state the love of God and the Messenger.
İlk Müslümanlar Kimlerdir? İlk Müslümanlar Hz.Hatice, Hz.Ali, Zeyd b. Hârise ve Hz.Ebu Bekir’dir.	Ersten Moslems Die ersten Moslems sind Hatice, Ali, Zeyd b. Harise und Ebu Bekir.	Who are the first Muslims? They are Hz. Khatîja, Hz. ‘Alî, Zaid b. Hârith, and Abû Bakr.
İmam-Hatip Cemaate namaz kıldıran ve hutbe okuyan kimse demektir.	Imam- Hatip “Imam Hatip“ nennt man den Geistlichen, der die Gemeinschaft in der Moschee bei den täglichen Gebeten führt und predigt.	Imam-Khatîb He is who leads the prayers and delivers the sermon to the congregation.
İman Hz.Peygamber’in, Allah’tan getirdiği kesin olarak bilinen hükümlerin doğruluğunu kabul ve tasdik etmektir.	Iman Glauben: An die Vorschriften Allahs, die durch den Propheten gebracht wurden, glauben und auf deren Richtigkeit vertrauen und sie bestätigen.	Imân Belief: It is the acceptance and attestation of the decrees which are known in certainty that they are brought from God by the Prophet.
İmsak Oruç niyetiyle yeme, içme ve cinsel ilişki gibi orucu bozan şeylerden uzak durmaktır.	Imsak Sich mit der Absicht des Fastens von Essen, Trinken und Geschlechtsverkehr fernzuhalten.	Imsâk It is keeping away from the spoilers of the Fast such as eating, drinking and sexual intercourse with the intention of fasting.
İrşâd Müslümanlara doğru yolu göstermek ve onları dinî görevleri hakkında aydınlatmaktır.	Irschad Aufzeigung: Den Moslems den rechten Weg zeigen und ihn über die religiösen Pflichten aufklären.	Irshâd It is showing the right way to the Muslims and enlightening them about their religious duties.
İslam Allah’ın, insanlara Peygamberi Hz.Muhammed (s.a.v.) vasıtasıyla gönderdiği son ilâhî dinin adıdır.	Islam Es ist die letzte Religion, die Allah durch den Propheten Mohammed (F.s.m.i) gesandt hat und bedeutet sich an Gott ergeben.	Islâm It is the name of the last divine religion which was sent to human beings by God through His Prophet Muhammad.
İsrâ Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v.)’in bir gece Allah tarafından Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürülmesidir.	Isra Es ist die Reise unseres Propheten in einer Nacht durch Allahs Macht von Mescid-i Haram (Kaaba) in Mekka nach Jerusalem zur Mescid –i Aksa (Tempel in Jerusalem)	Isrâ It is the transportation of our Prophet Muhammad by Allah at a night from the Holy Mosque in Makka to the Farthest Mosque in Jerusalem.
İtâat Allah’ın emirlerine uyup, yasaklarından sakınmaktır.	Itaat Gehorsam: Auf die Befehle Allahs gehorsam folgen und sich vor dem Verbotenen hüten.	Itâ’at It is the obedience to God’s commands and the shunning from His prohibitions.
İtikad İnanma, gönülden tasdîk etme demektir. İtikadî konular denilince, iman esasları akla gelir.	Itikad Überzeugung: Glauben und es mit dem Herzen bestätigen. Wenn es sich um die Überzeugungsthemen handelt, denkt man an die Glaubensgrundsätze.	I’tiqâd It is the believing, and endorsement by heart. The principles of belief come to the mind when the creedal subjects are said.
İzar Hac veya Umre yapmak üzere ihrama giren erkeklerin belden aşağısını kapatmak üzere büründükleri örtüdür	Izar Tuch: Es ist ein Tuch, das die Männer im Ichram für Hadsch und Umre anziehen, um den Unterleib zu bedecken.	Izâr It is the garment worn by the males who enter into the ihram for the Hajj and the ‘Umra in order to cover the parts below the waist.
Kâbe Müslümanların namaz kılarken yöneldikleri Mekke’deki Mescid-i Haram’ın içinde bulunan, Hz.İbrahim ile oğlu Hz.İsmail (A.S.) tarafından inşa edilmiş olan mukaddes ma’bettir.	Kaaba Es ist das heilige Gebäude welches sich in Mesdschid-i Haram in Mekka befindet, dass von der Hoheit Ibrahim und dessen Sohn İsmail gebaut worden ist und zu dem sich die Moslems bei täglichen Gebeten, wenden.	Ka’ba It is the holy temple inside the Holy Mosque at Makka where Muslims direct during the performance of the prayers and was built by Hz. Abraham and his son Hz. Ishmael.
Kaç Çeşit İbadet Vardır? İbadetler bedenî, malî ve hem bedenî hem malî İbadetler olmak üzere üç çeşittir.
Kader Yüce Allah’ın ezelden ebede kadar meydana gelecek olayları, bunların zamanını, yerini, miktarını ve niteliklerini ezelî ilmi ile bilip takdîr etmesidir	Kader Es ist, dass der erhabene Allah, die von Ewigkeit und bis zum Ende geschehenden Dinge, die kommen werden, deren Orte, die Zeiten und Arten aus der Vorsehung weiß und geschehen lässt.	Qadar It is God's knowledge and proposition with His eternal knowledge of everything to happen from the beginning up to the end and their time and place of occurrence, their amount and attributions.
Kâfir İslam dininin temel esaslarını kabul etmeyen, Hz.Peygamber’in, Yüce Allah’tan getirdiği kesin olarak bilinen hususları inkar eden kimsedir.	Kafir Ungälubiger: Es ist eine Person, welche die Hauptvorschriften des Islams nicht anerkannt und die von Allah durch die Übermittlung von Propheten gebrachte Themen.	Kâfir He is who rejects the principles of Islam and disbelieves the matters which are known in certainty that they are brought from God by the Prophet.
Kaza Yüce Allah’ın ezelî ilmiyle takdîr ettiği şeylerden her birinin zamanı gelince o takdire uygun olarak yaratmasıdır.	Kaza Göttliche Fügung: Mit der Vorsehung Allahs ewiges Wissen, das alles geschehen lässt, wenn dafür die Zeit gekommen ist.	Qadâ It is creating by God any of the things which He proposed with His eternal knowledge when their times come in accordance with that proposition.
Kelime-i Şehadet “Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederim” anlamındaki, “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve rasûlühü” ifadesidir.	Kelime-i Schachadet Es ist der Ausdruck “Eschedü en la ilache illallach we eschedü enne Muhammeden abduchu we rasülüchü” Damit meint man “ich bezeuge, dass es keine Gottheit außer Allah gibt und dass Mohammed sein Gesandter und Prophet ist”	Kalima-i Shahâda It is the translation as ‘’I testify that there is no god but Allah, and Muhammad is His servant and Messenger’’ of the Arabic version as ‘’Ashhadu an Lâ ilâha illallah wa ashhadu anna Muhammadan abduhû wa rasûluhu’’.
Kelime-i Tevhit Allah’tan başka ilâh yoktur, Muhammed O’nun elçisidir” anlamındaki “Lailâhe illâllah, Muhammedürresûlullah” ifadesidir.	Kelime–i Tewhit <>Es ist der Ausdruck “Lailache illallach Muhammedürresulullach” und damit meint man“ Es gibt keine Gottheit außer Allah und Mohammed ist sein Gesandter”.	Kalima-i Tawhîd It is the statement which translates that, ‘’There is no god but Allah and Muhammad is His messenger’’ of the Arabic version as ‘’La ilâha illallâh Muhammedu'r Resûlullâh’’.
Kıble Müslümanların namaz kılarken yöneldikleri taraf, Kâbe cihetidir.	Kıble Gebetsrichtung: Es ist die Kaabarichtung, nach der sich die Moslems bei den täglichen Gebeten richten.	Qibla It is the side is the direction of the Ka’ba where Muslims turn during performing the prayer.
Kırâat Namazda Kur’an-ı Kerim’den bir miktar okumak demektir.	Kıraat Rezitieren aus dem Koran während der täglichen Gebete.	Qırâ'at It means the recitation of some part of the Qur’an in the prayer.
Kıyam Namazda ayakta durmak demektir ve namazın farzlarından biridir.	Kıyam Aufstehen: Es ist eine der Stellungen im täglichen Gebet und bedeutet aufstehen und es ist eine der Pflichten des täglichen Gebets.	Qiyâm It is standing up in the prayer, and it is one of the imperatives of the prayer.
Kıyamet Yüce Allah’ın belirlediği zaman gelince kâinat düzeninin bozulup yıkılması ve dünyanın sonunun gelmesidir.		Qiyâmat It is the break down and collapse of the order of the Universe when God's prescribed time comes and the coming of the end of the world.
Kıyas Kur’an ve Sünnet’te hükmü açıkça belirtilmeyen bir meselenin hükmünü, aralarındaki ortak nitelik dolayısıyla, hükmü açıkça belirtilen diğer meseleye göre açıklamaktır	Kıyas Analogieschluss: Bei einer Sache, die im Koran und Sunna ausführlich beschrieben ist, wird mit anderen Sachen zu diesem Thema verglichen und eine gemeinsame Richtlinie dafür gefunden.	Qiyâs Anology:It is the explanation of the decree of a matter which its decree has not been mentioned clearly in the Qur’an and the Sunna, in accordance with a matter which its decree has been stated clearly, due to similar causality between them.
Kirâmen Kâtibîn Her mükellef insanın yaptığı bütün işleri kayda geçiren yazıcı meleklerin adıdır.	Kiramen Katibin Es sind Engel, welche die Taten eines verpflichteten Menschen schreiben.	Kirâman Katibîn They are the scribe angels who record every action performed by a responsible person.
Kul Allah’ın hüküm ve tasarrufu altındaki tüm insanlar demektir.	Kul Diener: Es sind alle Menschen, die in der Fügung Allahs stehen.	Kul 'abd They are all the human beings who are under God's decree and usufruct.
Kur’an-ı Kerîm’de Kaç Sûre Vardır? Kur’an-ı Kerîm’de 114 sûre vardır		Chapters There are 114 chapters in the Noble Qur’an.
Kurban Allah’a yakın olmak ve rızasına ermek için ibadet niyetiyle kurbanlık bir hayvanı kesmektir.		Qurbân Sacrifice:It is slaughtering a qurban animal with the worship intention in order to come close to God and to reach His consent.
Kürsü Camilerde vaizlerin va’z sırasında oturdukları yüksekçe yerdir.		Kursî They are the pulpits in high place at mosques where the preachers sit during the preaching.
Mahşer Öldükten sonra dirilen insanların toplanacağı yerdir.	Machscher Versammlungsort::Es ist der Versammlungsplatz, wo man sich nach dem Tot versammelt.	Mahshar It is the gathering place of the people who are resurrected after death.
Meâl Her yönüyle aynen aktarılması mümkün olmayan bir sözün başka bir dile yaklaşık olarak çevirisidir. Özellikle Kur’an tercümeleri için kullanılmaktadır.	Meal Wenn es nicht möglich ist, ein Wort in eine andere Sprache mit der gleichen Bedeutung zu übersetzen und man die dafür gebrauchten ähnlichen Begriffe nimmt. Diese wird hauptsächlich bei Koran Übersetzungen verwendet.	Meâl Translation: It is a near translation of a statement into another language which exactly the same translation of it in every direction is impossible. This terminology specially is used for Qur’an translations.
Mekruh Dinen yapılmaması zannî delille istenen şeydir.	Mekruh Aus religiöser Hinsicht Unerwünschtes jedoch nicht ausdrücklich Verbotenes.	Makrûh Abominable: It is a thing which its abandonment is demanded by religion by a presumptive evidence.
Melek Allah’ın emriyle çeşitli görevleri yerine getiren, gözle görülmeyen nûrânî varlıklardır		Malak They are the invisible and luminous beings who perform various tusks by God’s order.
Mevlid Doğum zamanı demektir. Peygamberimizin doğumu ve bunu anlatan eser anlamında kullanılır.	Mewlid Es bedeutet Geburtstag. Man gebraucht dieses Wort für die Geburt von unserem Propheten und für die von der Geburt erzählende Gebetshymne.	Mawlid It means the time of birth. It is used for Prophet Muhammad's birthday and for the books narrate this event.
Mi’rac Peygamberimizin, Kudüs’deki Mescid-i Aksa’dan, Yüce Allah’ın, manevî huzuruna yaptığı yolculuğun adıdır. Dinî literatürde, Recep ayının 27. gecesi “mîrac gecesi” olarak bilinir.	Mi’radsch So nennt man die Himmelfahrt, die unser Prophet vom Tempel in Jerusalem (Mescid-i Aksa) zu Allahs Audienz gemacht hat. Nach der religiösen Literatur nennt man den 27. Tag des Mondmonats Redschep “Miradsch Nacht”.	Mi'râj It is the name of Prophet Muhammad's journey made from the Farthest Mosque in Jerusalem to God's spiritual presence. The 27th night of month of Rajab is known in religious literature as the ‘’night of mî’râj’’.
Mihrap Cami, mescid ve namazgâhlarda kıble yönünde bulunan ve İmam-Hatibin namaz kılarken durduğu bölümdür.	Michrap Gebetsnicche: Es ist der Ort, wo der Imam sich während der täglichen Gebete in der Moschee, der kleinen Moschee und Gebetsplätzen in Richtung der Kaaba befindet.	Mihrâb It is the niche in a mosque or a chapel which faces towards Ka'ba and where the Imam-khatîb stays during the performance of the prayer.
Minber Camilerde İmam-Hatiplerin cuma ve bayram hutbesi okudukları basamaklı yüksekçe yerdir.	Minber Kanzel: Es ist eine hohe stufige Stelle, wo der Imam während des Freitagsgebets und des Festtagsgebets in der Moschee die Predigt hält.	Minbar It is a pulpit in a mosque where the Imam-khatîbs read the sermons during the Friday and Eid prayers.
Mîzan Mahşerde hesap görüldükten sonra herkesin amellerinin tartılacağı ilahi adalet terazisidir.	Mizan Es ist die Gerechtigkeitswaage, auf der nach dem Tode, die von jedem begangenen Taten gewogen werden.	Mîzân It is the divine justice libra with which everyone's deeds are to be measured after the judgement is done in the Mahshar.
Mucize Peygamberlerin, peygamber olduklarını ispat için Allah’ın izni ile gösterdikleri hiçbir insanın benzerini yapamayacağı harikulade hallerdir.	Mu’cize Diese sind außergewöhnliche Sachen, welche die Propheten mit der Erlaubnis Allahs gezeigt haben, dass sie Propheten sind und dass kein Mensch das Gleiche machen kann.	Mu'jiza Miracle: They are extraordinary situations which shown by the Prophets with the permission of God in order to prove their prophecy and nobody is competent to do the same.
Mukâbele Kur’an-ı Kerim’i, birinin yüzünden veya ezbere okuması, diğerlerinin de onu takip etmesidir.	Mukabele Während jemand den Koran aus dem Buch liest oder auswendig rezitiert, folgen die anderen ihm.	Muqâbala It is a recitation of Qur’an by heart by someone and following it by another.
Mukaddesât Dinimizce kutsal kabul edilen değerlerdir.	Mukaddesat Heiligtümer: Diese sind die Werte die nach unserer Religion als heilig bezeichnet werden.	Muqaddasât Sacred Things: They are the values which are accepted as sacred by our religion.
Mübah Dînen yapılıp yapılmaması serbest bırakılan şeydir.	Mübach Es sind Sachen, die bei der Durchführung keine Hindernisse in religiöser Hinsicht haben.	Mubâh They are the things which performing them or not is permissible in religion.
Müezzin-Kayyım Namaz vakitleri girince ezan okuyup, cami ve cemaatle ilgili hizmetleri gören kimsedir.	Müezzin Kayyım Derjenige, der die täglichen Gebetsrufe durchführt und in der religiösen Gemeinde und Moschee bedienstet ist.	Muezzin-Qayyûm He is the person who calls azan when the times of the prayers come and gives the services related to the congregation
Müfsid Usûlüne uygun olarak başlanmış bir ibadeti bozup, geçersiz hale getiren herhangi bir davranıştır.	Müfsid Es ist eine Handlung, die nach dem man mit den religiösen Vorschriften begonnen hat, nachher das Gebet stört und nicht gültig macht.	Mufsîd It is any act which spoils a worship that started properly.
Müftü Dinî konularda fetva vermeye yetkili olan kimsedir.	Müfti Geistliche Würdenträger, die ein Rechtsgutachten (Fetwa) erteilen können.	Mufti He is who has the authorization to give religious decrees.
Mükellef Dinî hükümleri yerine getirmekle yükümlü olan kimse demektir.		Mukallaf He is the liable person to perform the religious decrees.
Mü'min Allah’a, Hz.Peygamber’e ve O’nun haber verdiği şeylere gönülden inanıp, kabul ve tasdîk eden kimsedir.	Mümin Sind diejenigen, die an Allah und seinen Propheten und an die Offenbarungen von Herzen glauben, annehmen und bestätigen.	Mum’mîn He is who attests and believes wholeheartedly in God, the Prophet and whatever He informed.
Münâcât Allah’a sessizce duâ etmek, yalvarmak ve niyaz etmektir. Dua içerikli şiirlere de münacât denir.	Münacat Es ist ein stilles, inbrünstiges Bittgebet, man nennt auch Bittgebete in Form eines Gedichtes, Münacat.	Munâjât It is praying, begging and imploring to God silently. The suppliant poems are also named as munâjât.
Münafık Kime Denir? Kalben inanmadığı halde, dili ile mümin olduğunu söyleyen kimsedir.	Münafık Heuchler: Jemand, obwohl er nicht von Herzen glaubt, sagt, dass er ein Gläubiger ist.	Munâfiq He is who says with his tongue that he is a believer but in fact disbelieves at heart.
Münker Nekir Kabre konulan kimseye “Rabbin kim?, Peygamberin kim?, Dinin nedir?” diye soru soran meleklerin adlarıdır.	Münker Nekir Es sind die Engel, die am Grab den Toten solche Fragen stellen “Wer ist dein Gott? Wer ist dein Prophet? Was ist deine Religion?”	Munkar and Nakîr They are the names of the angels who ask the questions of who is your God, who is your Prophet and what is your religion to a person put in the grave.
Müstehab veya Mendup Hz.Peygamber’in bazen yaptığı, bazen de yapmadığı dini içerikli işlerdir.	Müstehab oder Mendup Es sind die Taten, die der Prophet manchmal durchgeführt hat und manchmal nicht.	Mustahab and Mandûb They are the religious actions which the Prophet performed sometimes and ignored sometimes.
Na’t Peygamber Efendimizi övmek maksadıyla yazılan şiir türüdür.	Na’t Es ist eine Gedichtsart, um den Propheten zu loben geschrieben wird.
Nafile, Kaza Nafile; farz, vacib ve sünnet ibadetlerin dışında sevap kazanmak için yapılan tüm ibadetlerdir. Kaza; vaktinde yerine getirilememiş olan farz bir ibadetin vaktinden sonra yerine getirilmesidir.	Nafile und Kaza Zusatzgebet: Freiwillig als Mehrleistung unternommene fromme Handlung außer den Pflicht, wadschip und Sunna Gottesdienste. Kaza: Nachholung der Pflichtgebete, die man nicht zu der dafür bestimmten Zeit durchgeführt hat.	Nâfila and Qadâ Nâfila is all merit purposely performed worships, besides fard, wâjib and sunna worships. Qadâ is the later compensation of an obligatory prayer not performed at its time.
Nebî veya Resûl Ne Demektir? Allah’tan vahiy yoluyla aldığı emir ve yasakları insanlara ulaştırmakla görevli olan seçkin insandır. Peygamberlerde Bulunan Temel Nitelikler Sözünde ve özünde doğru, her yönüyle güvenilir, günahlardan korunmuş, üstün akıl ve zeka sahibi, Allah’tan aldığı vahyi insanlara aynen ulaştırma peygamberlerin temel nitelikleridir. Peygamberimiz Ne Zaman Doğmuştur? Peygamberimiz Hz.Muhammed Miladî 571 yılında, Rebîulevvel ayının on ikinci gecesi seher vaktinde dünyaya gelmiştir. İlk Vahiy Peygamberimize Ne Zaman Gelmiştir? İlk vahiy, Miladî 610 yılında, Hz. Peygamber, kırk yaşında iken, Mekke yakınındaki Nûr Dağı’nda ve Kadir Gecesi’nde gelmiştir.	Nebi oder Resul Es sind die auserwählten Personen, welche die Offenbarungen Allahs dem Menschen bringen. Welche Haupteigenschaften besitzen Propheten? Die Propheten sind ehrliche, vertrauensvolle, unsündige, kluge Personen. Deren Hauptaufgabe ist die Offenbarung an das Volk zu leiten. Wann ist unser Prophet Mohammed geboren? Unser Prophet ist im Jahr 571 n.Chr. im Mondmonat Rebiülewwel am 12. Tag in der Morgendämmerung geboren. Wann kam die erste Offenbarung an unserem Propheten? Der erste Offenbarung kam zu unserem Propheten im Jahr 610 n.Chr. als er 40 Jahre alt war in der Nähe von Mekka am Berg Nur und in der Nacht Kadir (eine Nacht im Monat Ramadan).	Nabî or Resûl Prophet: He is a distinguished person who conveys to people whatever receives from God. What are the main attributions available at the Prophets? They are; truthfulness, trustworthiness, immunity from the sins, high intelligence, and conveying revelation taken from God are the basic attributions of the Prophets. When did the first revelation come to our Prophet? The first revelation came in 610 A.D. when the Prophet was at the age of forty, at the Nûr Mountain in the vicinity of Makka and during the Night of Qadr.
Nisap Miktarı Dînen zengin sayılmanın ölçüsüdür.	Nisapbetrag Es ist die unterste Einkommensgrenze, für die, die aus religiöser Hinsicht als Reich bezeichnet werden.
Niyâz Duâ etmek demektir.	Niyaz Es bedeutet Anbetung an Allah.	Niyâz It means to pray.
Niyet İnsanın bir şeyi yapmaya kalben ve zihnen karar vermesidir.	Niyet Es ist eine Absicht, die man mit Herz und Verstand verwirklichen möchte.	Niyat It is making a decision with heart and mind to perform an action.
Orucun Kazası Ne Demektir? Vaktinde tutulamayan oruçların daha sonra gününe gün olarak tutulmasıdır.	Kaza Nachholung Des Fastens: Es sind die Fastenstage, die man nicht im Ramadan fasten konnte, dafür aber nachfastet.	The qadâ of the Fast It is a later fasting of the fasts unperformed at their times as a day for a day.
Orucun Kefareti Ramazan’da mazeretsiz olarak kasten orucu bozmanın cezası olarak peş peşe tutulan altmış gün oruçtur. Buna gücü yetmeyenler altmış fakiri sabahlı akşamlı doyururlar.	Kefaret Es ist die aus 60- Tagen bestehender Fastensperiode für den, der bewusst, sein Fasten im Ramadan abgebrochen hat. Die Personen, die das nicht durchführen können, müssen 60 Tage einen bedürftigen sättigen.	Kaffarat of the Fast It is the consecutive sixty-day fast as a punishment of a deliberately broken fasting with no religiously acceptable excuse. The persons unable to observe the Fast, should feed sixty destitute people at morning and evening.
Oruç Kimlere Farzdır? Oruç ergenlik çağına ulaşmış, akıllı ve Müslüman olan herkese farzdır		Fast fard Fast is incumbent to everybody who is a Muslim, sane and reached to the age of puberty.
Öşür Tarım ürünlerinden onda bir ya da yirmide bir oranında verilen zekattır.	Öschür Zehntel: Es ist der zehnte oder der zwanzigste Teil von landwirtschaftlichen Erzeugnissen, den man als Almosen abgibt.	Ushr It is a tithe paid as ten or five per cent from the agricultural produce.
Rab Yaratan, nimet veren ve terbiye eden anlamına gelir ve Yüce Allah’ın güzel isimlerindendir.	Rabb Es Bedeutet der Erzeugende, der den Lebewesen Segen Bringende und der Erziehende und ist einer der schönen Namen Allahs.	Rab It means the creator, the food provider and the trainer and is one of God's beautiful names.
Rahman ve Rahîm Allah’ın güzel isimlerinden olup çok merhamet eden, esirgeyen ve bağışlayan demektir.	Rachman und Rachim Es ist von den Namen Allahs und bedeutet der Behütende und der Gnadengebende.	Rahmân and Rahîm They are being some of the beautiful names of Allah, meaning who is most merciful, most protecting and most forgiving.
Rahmet Allah’ın, yaratıklarına merhamet etmesi ve lütufta bulunmasıdır.	Rachmet Es ist Erbarmen und dem Erzeugenden Allahs Gnade geben.	Rahmat It is God’s compassion and benevolence to His creatures.
Regâib Rağbet olunun şey ve bol ihsan demektir. Örfümüzde Recep ayının ilk Cuma gecesi olarak bilinmektedir.	Regaib Es sind erwünschte und ersehnte Sachen. Nach der Sitte ist es die erste Freitagsnacht des Mondmonats Redschep.	Regâib It means the inclined thing and plenty of bounty. It is known in our custom as the first Friday night of the month of Rajab.
Rekat Namazın kıyam, rükû ve secdelerinden oluşan her bir bölümüdür	Rekat Es ist eine Einheit die aus Aufrechtstehen, Beugung (mit Händen auf den Knien nach vorne beugend) und Niederwerfung (mit den Handflächen, Stirn und Knien die Berührung des Bodens) bestehenden täglichen Gebets.	Rak'at It is each unit of the prayer formed from its standing up, bowing, and prostration.
Rida Hac veya umre yapmak üzere ihrama giren erkeklerin belden yukarısını kapatmak üzere büründükleri örtüdür.	Rida Es ist ein Tuch, mit dem die Männer in Hadsch oder Umre die Oberteile des Körpers bedecken.	Rida It is a garment covering the trunk of the body of a person who gets into the ihram to make pilgrimage or ‘Umra.
Ru’yet-i Hilâl Kamerî ayların başlangıcını belirleyen Hilal’in görülmesidir.	Ru ‘yet – Hilal Es ist das Sehen des Halbmondes, der den Beginn des Mondmonats bestimmt.	Ru’iat-ı Hilâl It is the visibility of the Crescent which defines the beginning of the lunar months.
Rükû Namazda eller dizlere erecek ve sırt ile baş, düz bir satıh oluşturacak biçimde öne doğru eğilmektir.	Rüku Es ist die Stellung im täglichen Gebet, wenn man sich mit den Händen auf den Knien nach vorne beugt, so dass der Rücken gerade steht.	Rukû It is bowing in the prayer as the pawns reach to the knees, and bowing the head and the back towards forward in straight.
Sa’y Hac ya da Umre yaparken Kâbe yakınlarında bulunan Safâ ile Merve tepeleri arasında, dört gidiş üç geliş olmak üzere yedi defa gidip gelmektir.	Sa’y Während Hadsch und Umre zwischen den Hügeln Safa und Merve in der Nähe von Kaaba vier mal hin und drei mal zurück laufen.	Sa'y It is a seven times to and fro-journey consisted of four goings and three returns between the Safa and the Marwa hills near Ka'ba during performing the Hajj or ‘Umra.
Sadaka Zekat dışında ibadet niyetiyle fakirlere yapılan yardımlardır.		Sadaqa They are the worship purposed donations made to the poor other than the alms.
Sahur İkinci tan yeri ağarmasından az önceki vakit ve bu vakitte yenen yemektir.	Sachur Es ist die Zeit kurz vor der zweiten Dämmerung und im Fastenmonat Essen vor dem Tagesanbruch.	Sahûr It is the time slightly before the second dawn, and the meal eaten at this time.
Salih Amel Yapılması Allah ve Peygamberi tarafından istenen, fert ve toplum için faydalı işler ve davranışlardır.	Salih Amel Fromme Tat: Diese sind die von Allah und dem Propheten erwünschten nützlichen Taten für die Gesellschaft und für die Person selbst.	Salîh ‘Amal They are the deeds and behaviours demanded by God and His Prophet, and are useful to the individuals and the society.
Secde Namaz kılanın, ayak parmaklarını, dizlerini, ellerini, alnını ve burnunu yere koyması ile oluşan durumdur.	Sedschde Es ist die Haltungsart im täglichen Gebet während man mit den Händen der Stirn und Nase und den Knien den Boden berührt.	Sajda It is a state in the prayer comes into being by putting to the ground the toes, the knees, the hands, the forehead and the nose.
Sehiv Secdesi Yanılma, unutma veya dalgınlık gibi haller nedeniyle namazın farzlarından birinin ertelenmesi, vaciplerinden birinin terk edilmesi veya ertelenmesi durumunda namazın sonunda yapılan secdedir.	Sechiw Sedschde Zweimalige Niederwerfung am Ende des Gebetes, wegen des Vergessens und der Irre, in dem man einer der Pflicht- (Fars) oder Wadschipteile verspätet oder verlässt.	Sajda Sahw It is a prostration made at the end of the prayer due to delay any imperatives {fard} of the prayer mistakenly or absentmindedly, and by ignoring or delaying any wâjibs of the prayer.
Sırat-ı Müstekîm Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de beyan ettiği dosdoğru yoldur.	Sırat-ı Müstakim Der Rechte Weg: Es ist der rechte Pfad, den Allah im Koran gezeigt hat.
Sevap Allah’ın emir ve yasaklarına uygun olan amel, söz ve davranışlardır	Sewap Gotteslohn: Es sind die Worte, Taten und Verhalten, die gemäss Gottes Gebote und Verbote durchgeführt werden.	Sawâb They are the deeds and actions consistent with God's commands, and prohibitions.
Sûre Kur’an’ın, birbirinden besmele ile ayrılan her bir bölümüdür.	Sure Kapitel: Jedes Kapitel des Korans die man mit Besmele (Im Namem Allahs) voneinander trennt. Wieviele Suren gibst es im Koran? Es gibt im Koran 114 Suren.	Sûra It is the each chapter of Qur'an separated from each other by the Basmala.
Sünnet Peygamber Efendimiz’in yaptığı ve müslümanlardan da yapılmasını istediği dinî görevlerdir.	Sunna Es sind die religiösen Tätigkeiten, die der Prophet durchgeführt hat und auch von den Moslems verlangte dass diese durchgeführt werden sollen.	Sunnat They are the religious duties the Prophet performed and demanded to be fulfilled by the Muslims.
Şirk Allah’a ortak koşmak demektir. Bu da Allah’tan başka ilah edinmek veya O’ndan başkasına ibadet etmek şeklinde olur	Schirk Das bedeutet neben Allah auch an anderen Göttern glauben und/oder anbeten.	Shirk It means to associate partners with God. This is done by attaining gods besides Allah and worshipping someone other than Him.
Şükür Nimetleri Allah’ın verdiğini bilip O’na şükranda bulunmaktır.		Shukur It is to thank God by acknowledging that He bestows the bounties.
Taassup Herhangi bir delile dayanmadan, bir fikre körü körüne bağlanmaktır .		Ta’assub It is following an idea blindly without basing on any proof.
Tahiyyata Oturmak Namazların ikinci ve son rekatından sonra tahiyyât duasını okuyacak kadar bir süre oturmaktır.	Tahiyyat Begrüssungsbittgebet: Im täglichen Gebet nach der zweiten und der vierten Reka sitzen zu bleiben, solange bis man Tahhiyat rezitiert.	Sitting at Tahiyyât It is sitting at the second and the last units of the prayers as long as reciting the Tahiyyât pray.
Takvâ Allah’ın emir ve yasaklarına karşı gelmekten sakınmaktır.	Takwa Sich vor Gott fürchten: Sich streng nach den Befehlen und Verboten Allahs richten. Fromm sein.	Taqwâ It is to eschew from disobedience of violating God's commands and prohibitions.
Tavaf Hacer-i Esved’den başlayarak, Kâbe’yi sola almak suretiyle, yedi defa Kâbe’nin çevresinde dönmektir.	Tawaf Mit Beginn von Hacer-i Eswet, sieben Mal die Kaaba umkreisen, wobei man an der rechten Seite von Kaaba die Umkreisung macht.	Tawâf It is circumambulation of the Ka'ba seven times, starting from the Black Stone by taking the Ka’ba to the left.
Tebliğ Peygamberlerin getirdikleri ilahî mesajın insanlara aynen ulaştırmalarıdır	Teblig Bekanntmauchung: Die Offenbarungen, die von Allah durch die Propheten gebracht wurden, um sie den Menschen bekannt zu machen.	Tablîgh It is transmitting the divine message brought by the Prophets to the people exactly as it is.
Tefsir Kur’an-ı Kerim’i usûlüne göre açıklamak ve yorumlamak demektir.	Tefsir Koranexegese: Den Koran nach den Exegesevorschriften richtig erklären und deuten.	Tafsîr It is the explanation and the commentary of the Qur’an, according to its procedure.
Tekbîr ve Tesbîh Tekbir, “Allâhuekber”, Tesbih de, “Sübhânallâh” demektir.	Tekbir und Tesbich Tekbir ist das Aussprechen von „Allachü ekber“ (Allah ist der Größte) und Tesbich bedeutet „Sübchanallach“ (Alla ist frei und fern von allen Mängeln.)	Takbîr and Tasbîh Takbîr is saying ‘’Allahu Akbar’’ and the Tasbîh is saying ‘’Subhânallah’’.
Terâvih Namazı Ramazan ayına mahsus olmak üzere, yatsı namazından sonra kılınan sünnet bir namazdır.	Terawich Es ist ein Sunnagebet, das man im Monat Ramadan nach dem Nachtgebet verrichtet.	Tarawîh Prayer It is a sunna prayer performed after the night prayer as a pertinent to the Ramadan month.
Teşrik Tekbiri “Allâhüekber, Allâhüekber, Lâilâhe illallâhü vallâhüekber, Allâhüekber ve lillâhi’l-hamd” demektir. Kurban Bayramının arifesinde sabah namazından başlayıp, Bayramın 4. günü ikindi namazına kadar 23 vakitte, farz namazların sonunda teşrik tekbiri getirmek vâciptir.	Teschrik Tekbiri Es bedeutet „Allachüekber, Allachüekber, Lailache illallachü wallachüekber, Allachüekber we lillachil hamd“ Es ist eine Anordnung, dass man einen Tag vor dem Opferfest mit Beginn des Morgengebets anfängt und bis zu dem Nachmittagsgebet an dem vierten Tag des Opferfestes dieses Gebet an 23 Zeiten zu den Pflichtgebeten nachholt.	Takbîr Tashrîq It is the saying of ''Allâhu Akbar, Allâhu Akbar, Lâilâha illallâhu wallâhu Akbar, Allâhu Akbar wa lillâhi'l Hamd. It is wâjib to utter this statement after the fard prayers starting in the morning prayer of the Eve of ‘Eid Adhâ, ending on the ‘asr prayer of the fourth day of the ‘Eid, as the total of 23 prayers.
Tevbe Kişinin işlemiş olduğu günahlardan pişmanlık duyup Allah’a yönelmesi ve günahları terk etmesidir.	Tewbe Bekehrung:Für die Untaten Reue zeigen und sich an Allah wenden und fest vornehmen, dies nicht wieder zu tun.	Tawba Repentance: It is the abandonment of a person of the sins he committed by feeling penitence and turning to Allah and stopping committing sins.
Tevekkül İnsanın, her konuda kendine düşen görevleri yerine getirdikten sonra sonucu Allah’a bırakmasıdır.	Tewekkül Gottesvertrauen: Nach dem der Mensch alles getan hat, was ihm möglich ist, wird das Geschehen Allah anvertraut, man gibt sich in die göttliche Fügung.	Tawakkul It is leaving by a person the result to God after doing his best for his duties in every matter.
Tevhîd Allah’ın var ve bir olduğuna inanmaktır.	Tewhid Es ist der Glaube an Einheit und Einigkeit Allahs.	Tawhîd It is the belief in God's existence and His Oneness.
Teyemmüm Abdest ya da boy abdesti almak için su bulunmadığı veya bulunup da kullanma imkanı olmadığı durumlarda, niyet edilerek temiz toprak veya toprak cinsinden bir şeye elleri sürüp yüzü ve kolları meshetmektir.	Teyemmüm Symbolischewaschung: Wenn man für rituelle Waschungen und Ganzwaschungen kein Wasser findet oder es nicht möglich ist, das Wasser zu gebrauchen, kann man sich mit reinem Sand o.ä. symbolische Reinigung vornehmen, d.h. mit den Händen auf den Sand o. ä. klopfen und das Gesicht und die Arme damit reiben.	Tayammum It is wiping (mash) the arms and the face by touching the hands to a clean soil or soil-like things with making an intention for taking the âbdast or the gusl in the situations of the lack of water or water is available but using it is impossible.
Vâcib Dinen yapılması zannî delillerle istenen hükümlerdir.		Wâjib They are the decrees which their performance are demanded by the religion with the presumptive (zannî) evidences.
Vahiy Yüce Allah’ın dilediği şeyleri peygamberlerine, özel yolla bildirmesidir.	Vahiy Das sind göttliche Eingebungen und Offenbarungen, die von Allah die Propheten auf speziellen Wegen leiten.	Wahy It is Allah’s informing to His Prophets through special ways what He wishes.
Vaiz Dinî konularda insanları aydınlatma görevi yapan ve bu amaçla va’z eden kimsedir.	Waiz Prediger: Es ist der Prediger, der in religiösen Themen den Leuten Klarheit bringt.	Wâ’ız He is the person who performs the mission of enlightening the people about the religious matters and who preaches for that purpose
Vakfe Zilhicce Ayının 9.ncu gününde hac için ihramlı olarak Arafat’ta bulunmadır.	Wakfe Aufenthalt: Sich im Mondmonat Zilchidsche am 9. Tag für den Hadsch mit Ihram auf dem Arafat befinden.	Wakfa It is the presence at the ‘Arafat as in ihram garment for the Hajj on the 9th day of Zilhıjja Month.
Vitir Yatsı namazından sonra kılınan üç rek’atlık vacip namazdır.	Witir Zwischengebet: Es ist ein drei Reka umfassendes Gebet nach dem Nachtgebet.	Witr It is a wâjib kind prayer performed after the night prayer (‘ishâ) and consists of three units.
Yemin Kefareti Yeminini bozan bir kimsenin on fakiri sabah akşam doyurması ya da giydirmesi veya bunlara gücü yetmeyenin üç gün peş peşe oruç tutmasıdır.		Yamîn Kaffârat It is the feeding by a person who has broken his oath ten poor persons morning and evening or clothing them or if he is incapable then three-day consecutive fasting.
Yeryüzünde İlk Mabed Neresidir? Yer yüzende ilk mâbed, Kâbe-i Muazzama’dır.		The first worship place on the earth The first worship place on the earth is the Ka'ba.
Zekat Dinen zengin sayılan müslümanların, belirli yerlere sarfedilmek üzere, mallarından vermekle yükümlü oldukları belli bir paydır.		Zakât It is the fixed portion that the religiously considered Muslims as rich are responsible to give in order to be distributed to the prescribed benefactors

PRATİKLE

Son Dakika

MEDYA(SON DURUM)

HESAPLAMALAR

DİN

WEB ARAÇLARI

KURAN VE DİNİMİZLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKEN TERİMLER

Yorum Gönder

Popüler Yazılar